HOCAM BENDE PROSTAT VAR!
Gün içinde kaç kez idrar yapmaya gittiğinizi muhtemelen hatırlamazsınız. İdrarınızı nasıl yaptığınız sorulduğunda da ne cevap vereceğinizi bilemeyebilirsiniz. Çünkü bu konuda sizi günlük rutininiz dışına çıkaran deneyimleriniz henüz yoktur.
Aman olmasın!
Fakat bu yazıyı okuyan her iki erkekten bir tanesi 50 yaşında işemek için fazla mesai yapmaya başlayacak.
Tanıştırayım; prostatınız.
Prostat bezi idrar torbasının ağzında yerleşmiş, spermleri koruyan meni sıvısının bir kısmını salgılayan aşağı yukarı kestane büyüklüğünde bir organdır. Türkçe karşılığı da zaten kestanecik!
Evet şu konuda anlaşalım; prostat bezi bir organdır ve her erkekte vardır.
30 yaşından sonra istisnasız her erkeğin prostat bezi büyümeye başlar. Dolayısı ile prostat büyümesi bir hastalık değildir. Bir gün gelir idrar yapmak için ne çok tuvalete gittiğinizi farkedersiniz. Bu durumu çevrenizdeki insanlar da farkeder. “Sende prostat var” derler. İdrarınız hastaların sık kullandığı tabirle “kurşun atar gibi” kesik kesik gelmeye başlar. Fıskiyeden çıkar gibi çatallanır. Tuvalette geçirdiğiniz süre uzadıkça uzar. Gece tuvalete kalkmaktan uyku uyuyamazsınız. Bir gece yarısı idrar torbanız patlarcasına dolduğu halde idrar yapamadığınız için apar topar acile başvurabilirsiniz.
İşte şimdi prostatınız başınıza bela olmaya başladı demektir!
Bir üroloğun kapısını çalma vakti geldi.
Şimdi sıkıla sıkıla pantolonu indirip o nahoş parmak muayenesinden bir geçeceksiniz. Parmakla prostat muayenesi gerçekten de çok önemlidir. Her erkeğin prostatı büyür dedik ama bazıları yozlaşarak büyür. Prostat kanseri gibi kötü huylu bir durumun olup olmadığını anlamanın en güvenilir yolu parmakla prostat muayenesidir.Hastalar bazen “hocam filmde, kan tahlilinde görünmüyor mu?” diyerek muayeneden kaçmaya çalışır. Fakat prostat kanseri gerçekten de ultrason ya da filmlerde görünmez. Prostat kanseri geniş ve tamamen farklı bir konu. Doktorunuz muayenenizi yaptı, PSA değerinizi gördü ve “kanserden şüphelenmiyorum” dedi diyelim ve prostat kanserini başka bir yazının konusu yapalım. İyi huylu prostat büyümesi, çok ileri vakalarda görülen böbreklerde şişme, mesanede cepleşme gibi durumlar olmadıkça kendi halinde bir hastalıktır. Yani hastalık sizin idrar şikayetlerinizden ibarettir.
Yani “Prostatım var mı doktor?” sorusunun yanıtını doktor değil siz vereceksiniz.
Doktor böbreklerinizin etkilenip etkilenmediğini kontrol eder, kanser şüphesi varsa onu değerlendirir. Gerisi size kalmıştır. Uykusuz kaldığınız geceleri, işkence gibi işeme tecrübelerini bir daha düşünün ve tedavi kararını siz verin.
Yaşıtlarınızdan, tecrübeli olanlar anlatmaya başlar; bende de vardı, kamışıma kocaman demir bir alet sokturlar, kazıma yaptılar, kaç gün sondalı kaldım.
Hemen korkmayın!
Prostat büyümesinin tek tedavisi ameliyat değildir.
İlk aşamada ameliyat seçeneğini erteleten ya da tamamen ortadan kaldıran ilaç tedavileri uygulanır. Bunun için kabaca iki grup ilaç yaygın olarak kullanılır. Bunlardan ilki alfa bloker dediğimiz mesanenin ağzını bir vana gibi sıkan prostat bezini gevşeten ilaçlardır. Günde bir kez kullanılan alfa blokerler şikayetlerinizi tamamen ortadan kaldırabilir. Ayağa kalkınca baş dönmesi yapabildiklerinden en ideali ilacı aldıktan sonra yarım saat oturur ya da yatar pozisyonda olmaktır. Geceleri ilaç alan bazı hastalarda karanlıkta ayağa kalkınca üzücü kazalar olabilmektedir. Bunun için kahvaltı masasında iki lokma arasında ilacı almak en güzeli. Bazı hastalar onbeş gün sonra şikayetleri tamamen iyileşmiş bir şekilde boşalamama şikayetiyle tekrar ürologun kapısını çalar. Meni sıvısının idrar torbasına kaçması ile idrarda bulanıklaşmaya neden olan bu durum, çoğunluğu torun torbaya karışmış, çocuk sahibi olmayı planlamayan bu yaş grubu için korkulacak birşey değildir. Bu ilaçlar tek başına etkili olmadığında ve prostat bezi aşağı yukarı iki kestane büyüklüğüne ulaştığında tedaviye androjen blokörü denen bir başka ilaç eklenebilir. Erkeklik hormonu üretimini engelleyen bu ilaçlar bir miktar cinsel istek kaybına ya da sertleşme problemine neden olabilir.
Hiçbir ilaç zararsız değildir. Bahsettiğim bu yan etkiler sizin için hastalığınızdan daha büyük problem olmaya başlıyorsa ya da ilaçların doğru düzgün faydasını görmediyseniz o zaman doktorunuzla oturup ameliyat seçeneğini konuşursunuz. Prostatın idrar kanalına baskı yapan iç kısmının kazınarak alındığı ya da yakıldığı açık ve kapalı birçok ameliyat tekniği vardır. Bu yöntemlerin bir çoğu hastanede bir ya da iki geceden fazla yatmayı gerektirmez. Fakat ilaçlar gibi ameliyatlar da o kadar masum yöntemler değildir. Ameliyat sizin diğer sağlık problemlerinizin varlığına bağlı olarak biraz kanamalı geçebilir. Hastanede kaldığınız süre boyunca dirençli idrar yolu mikropları enfeksiyona neden olabilir. Bu ameliyatlar ile tamamen alınmadığı için prostatın yeniden büyüme ihtimali her zaman vardır. Ayrıca parmakla muayene ve PSA değeri takibi gibi kanser kontrolleri yapılmaya devam edilmelidir. Çünkü kanserin esas çıkış yeri olan prostatın kabuk kısmına dokunulmaz. Ufak bir ihtimal de olsa, idrarını yapamazken ameliyattan sonra idrar kaçırmaya başlayabilirsiniz. Görüldüğü gibi kaş yaparken göz çıkarılabilir.
Unutmayın, bütün bu durumların tek sorumlusu da doktorunuz olmamalı.
Prostat büyümesi hastalığında sorumluluğun tamamını yüklenen ve böbrekleriniz ya da idrar keseniz etkilenmese ya da kanser olmasanız da ilaç kullanmadan rahatlıkla ameliyat kararı veren doktorlardan uzak durun.
Prostat büyümesi tedavisi bahsettiğim durumlar dışında sizin tercihinizdir ve büyük oranda ilaçla tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder